بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَفَصِيلَتِهِ ٱلَّتِي تُـٔۡوِيهِ ١٣

(11-14) Birbirlerine gösterilirler. Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran tüm ailesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini fidye olarak versin de, kendisini kurtarsın.

– Diyanet İşleri

وَمَن فِي ٱلۡأَرۡضِ جَمِيعٗا ثُمَّ يُنجِيهِ ١٤

(11-14) Birbirlerine gösterilirler. Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran tüm ailesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini fidye olarak versin de, kendisini kurtarsın.

– Diyanet İşleri

كـَلَّآۖ إِنَّهَا لَظَىٰ ١٥

(15-16) Hayır (ne mümkün)! Şüphesiz cehennem, derileri kavurup çıkaran alevli ateştir.

– Diyanet İşleri

نَزَّاعَةٗ لِّلشَّوَىٰ ١٦

(15-16) Hayır (ne mümkün)! Şüphesiz cehennem, derileri kavurup çıkaran alevli ateştir.

– Diyanet İşleri

تَدۡعُواْ مَنۡ أَدۡبَرَ وَتَوَلَّىٰ ١٧

(17-18) O, (hakka) arka döneni ve (imandan) yüz çevireni; servet toplayıp yığanı kendine çağırır.

– Diyanet İşleri

وَجَمَعَ فَأَوۡعَىٰٓ ١٨

(17-18) O, (hakka) arka döneni ve (imandan) yüz çevireni; servet toplayıp yığanı kendine çağırır.

– Diyanet İşleri

۞ إِنَّ ٱلۡإِنسَٰنَ خُلِقَ هَلُوعًا ١٩

Şüphesiz insan çok hırslı ve sabırsız olarak yaratılmıştır.

– Diyanet İşleri

إِذَا مَسَّهُ ٱلشَّرُّ جَزُوعٗا ٢٠

Kendisine kötülük dokunduğu zaman sızlanır.

– Diyanet İşleri

وَإِذَا مَسَّهُ ٱلۡخَيۡرُ مَنُوعًا ٢١

Ona bir hayır dokunduğunda da eli sıkıdır.

– Diyanet İşleri

إِلَّا ٱلۡمُصَلِّينَ ٢٢

Ancak, namaz kılanlar başka.

– Diyanet İşleri

ٱلَّذِينَ هُمۡ عَلَىٰ صَلَاتِهِمۡ دَآئِمُونَ ٢٣

Onlar, namazlarına devam eden kimselerdir.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu